Lilypie 1st Birthday Ticker

08 Ocak 2007

Dürüst olacağım. Geride bıraktığımız yılı düşününce kendimden memnun kalmadım. Vermem gereken birkaç kiloyu veremedim. Kendime yaptığım eziyetler yıl boyunca devam etti. Gereksiz çıkışlarla sevdiceğimi üzdüm vs vs. Tüm bunların yanında ne kadar monoton yaşadığıma değinmek istemiyorum ama buda yadsınamaz bir gerçek. İşim hayatımın çoğunu benden alıyor. Sabahın karanlığında çıkıp akşamın karanlığında eve geliyorum. Nereye kadar robot hayatı yaşanacak. Ne zaman kendime, hobilerime, evime, mutfağıma, doya doya miskinlik yapmaya bol zamanım olacak? Tabi bunun için suçlanacak kimse yok. Düzen böyle. Ama hayat avuçlarımdan damla damla akıp giderken tüm bunları sorgulamaya hakkım var herhalde.

Geçenlerde bir blog da yada web sitede (tam hatırlayamıyorum sahibi okuyorsa şimdiden özür dilerim.) bir soru vardı. Geride nasıl bir miras bırakmak istersin? Zonk diye çarptı beynime bu soru. Ne zor söylemesi.
Örneğin bir sponsor ve bu fikrime gülmeyecek birilerini bulursam otomatik fındık ve ceviz kıracak bir alet yapmak isterdim. Düzeneğin nasıl olması gerektiği konusunda öntasarı hazır :) yada misal camlara sıkınca kendiliğinden temizleyen bir sprey yapmak isterdim. Sıkıyorsun çıkıyorsun. Kurulamak durulamak yok. Biraz daha kimya bilgim olsaydı belki buda olabilirdi. Demek ki faydalı cihazlar konusunda pek şanslı değiliz. E hanlar, hamamlar, yatlar, katlar desem belki çocuklarım ve torunlarım pek ihya olurlardı ama, maalesef bu konuda da avuçlarını yalayacaklar. Geriye kalıyor soyut miraslar. Örneğin aşkımız olabilir mesela. Anlatır dururlar gelecek kuşaklara nine ve dedelerinin aşklarını. Offf bir torun için bu hiçte çekici olmayabilir. Belki dedelerinin ve ninelerinin ne kadar modern düşünceli ve dürüst insanlar olduklarını anlatabilirler birbirlerine ama zaten o zamanki torunların bir çoğunun nenesi ve dedesi böyle olabilir. Buda çok sıradan. Hmm başka ne olabilir? Belki emekliliğimde resim yapmaya fırsatım olur. Resimlerimi bırakabilirim mesela. Evet bu fena değil ama ne kadar kıymet görür bilemem. Belki fazlalık bile gelebilir onlara. Atsan atılmaz satsan satılmaz cinsinden. Saygı, sevgi, dürüstlük gibi kavramlar, eğer bizim kanımızı taşıyacaklarsa zaten olur onlarda (tatlı bir hayal) Eeee geriye kaldı tek bir şey :) bloğum. Ne yediğimizden nereye gittiğimize kadar, neye kızdığımızdan, neye sevindiğimize kadar yazıyorum buraya. Daha güzeli ne olabilir?. Ben bulamadım şahsen. Tabii blogger ın yıllar sonra bir azizliği olmazsa. Keşke benim büyükanne ve büyükbabalarımın da böyle bir imkanı olsaydı.
Ya siz? Siz ne bırakmak isterdiniz miras olarak...

21 Comments:

Blogger ERDIL said...

Yaz kizim en güzel miras kendimize birakabilecegimiz mirasdir.
Dün yarattigimiz belki senin icin kücük bir baskasi icin ise ulasilamasi imkansiz.Tam tersi de olabilir.Bu güne birakabilmek.Bu günü ise yarina birakabilmek söyle bir sene olarak bakmayip da bir gün icin görmeye calissak icinde ki degerleri tek tek incelesek.Ne kadar dolu oldugunu görebiliriz.
Saygilar sevgiler.

8/1/07 6:16 ÖS  
Blogger Ayçiçeği said...

Yaz'cğm, güzel bir konuya değinmişsin canım. Cevaplaması zor gerçi.
Ama hormonsuz gıdaların yetiştiği toprak, temiz hava ve su, normale dönen mevsimleri bırakmak isterdim. Hayatın bir yarış alanı değil de, zevkle yaşanabilecek bir dünya olmasını isterdim çocuklarım için.
Bir de günümüzde gittikçe zayıflayan aile bağlarımızı güçlü bir şekilde korumalarını isterdim.

8/1/07 7:30 ÖS  
Blogger kurunane said...

yaz'cığım belki çok klasik bi cevap olacak ama ben cidden şu okul yaptıranlara acayip hayranlık duyuyorum. yani bazı ilköğretim okulları var ya adını sanını duymadığımız isimler okul yaptırmış. nasıl hoşuma gidiyor onları görünce... bi okul yaptırabilmeyi çok isterdim.

benim de bi uçak gemisi projem var, ama sadece benim bildiğim ve kendime sakladığım bi proje... bigün beni keşfetmelerini bekliyorum, projem için milyon dolarlar ödemelerini hehheehe...


bak o zaman bu geride bırakmayı en çok istediğim şeyi yapabilirim... kurunane ilköğretim okulunu...

9/1/07 8:20 ÖÖ  
Blogger Yaz said...

Erdil baba,

Maalesef hep bir koşturmaca yaşadığımız için günümüzü yaşayamadan zaman geçiyor. Şahsen ben günümün değerini bilip hakkını vererek dolu dolu değerlendiremiyorum. O gün hangi işe yetişirsem onu yapıyorum. Ama bu işler keyfim yada kendim için olmuyor tabii. Hepsi birer zorunluluk. Durum böyle olunca gözüm hep gelecekte. Hani şimdi yapamıyorum ama belki ilerde zamanım olur diye düşünüyorum.

9/1/07 8:52 ÖÖ  
Blogger Yaz said...

Ayçiçeğicm
çok güzel şeyler istemişsin. Keşke o treni kaçırmayıp dediğin gibi torunlarımıza böyle bir dünya bırakabilseydik. Düşünsene bizim büyüklerimiz bile bize öyle bir dünya bırakamamışlar :(

9/1/07 8:55 ÖÖ  
Blogger Yaz said...

Kurunanecim
Hiçte klasik bir cevap değil bence. Hatta çok iyi bir fikir okul yaptırmak. Bırakılabilecek en güzel miraslardan biri bence.
İnanıyorum ki birgün birileri çıkıp uçak gemisi projeni satın alacak :) sende Kurunane İlköğretim Okulu nu yaptıracaksın. İnşallah canım :)

9/1/07 8:58 ÖÖ  
Blogger renkler said...

Ben de mantı yapıcı alet yapmayı isterdim. Ama şöyle: malzemeyi koyuyorsun, hamur yapıyor, açıyor, minicik kesiyor ve bohça şeklinde kapıyor. Mutlaka buna benzer düzenek yapılmıştır ama kare şeklinde oluyordur ve büyüktür. Ben her evde kullanılabilecek kadar basit ve aynen ev mantısı gibi olanını yapmak isterdim. Valla amma dua alırdım:-)

Bir de bilgisayar programcısı olsam mesela, kendi filmini kendin yarat programı yazmak isterdim. Yani tipleri gerçek insan gibi yaratıyorsun, konuyu ve hatta sözleri belirliyorsun ama kullanıcı her sözü yazmayacak sen seçenekler sunacaksın, o seçeceklerei seçecek buna göre kahramanlar konuşacak ve filmini yazmış olacaksız. Yüzlerce hatta binlerce kombinasyon kuracaksın...

9/1/07 9:39 ÖÖ  
Blogger Yaz said...

Renklercim çok yaratıcı gördüm seni :) mantı aleti süper olurdu valla. Film programı da çok ilginç geldi. Hatta özellikle çocukların yaratıcılığını geliştirmek için çok kullanışlı bir program olurdu bence. Bellimi olur belki oğulcuğun iyi bir programcı olup o gerçekleştirir annesinin fikrini :)

9/1/07 10:04 ÖÖ  
Blogger KUGUU said...

YAZ dostluklar da kalici miraslardir. Bellei mi olur nelere cikacak kimbilir daha buradan.
Ama ciddi ciddi benim de hep bir asevi ve vakif kurup cocuk okutma hayalim vardir. Birde bir kitap yazmak ve ismimin kalici olmasini dusunmusumdur eskiden. BLOGGER yazari oldugumuz sayilir mi ki acep:))

9/1/07 12:02 ÖS  
Blogger Yaz said...

Blogger yazarı olmak sayılır tabii ki Kuğuucğm :)Bizde yazıyoruz sonuçta. Hem okurlarımız da var. Hemde hepsi arkadaşımız. Bundan güzel yazarlıkmı olur :) Ama aşevi ve vakıf ta iyi fikirmiş. İnşallah gerçekleştirebilirsin canım.

9/1/07 12:08 ÖS  
Blogger zeyno said...

Blogumu kapatıp açtıktan sonra yazdığım ilk yazıda niye bu blogu yapmak istediğimi de yazmıştım= Çocuklarıma bırakabileceğim bir anılar derlemesi gibi birşey olmasını istememdi.
Elle tutulur bir miras olucaksa, gerçekten eksiksiz bir okul ya da hastane yaptırabilmeyi isterdim.Birçok kitabım olsun isterdim tabi bunlar bir hayalden öteye gitmiyor şimdilik ama belli mi olur :))

9/1/07 3:31 ÖS  
Blogger renkler said...

Ah canım, keşke öyle bişey yapsa, zaten bilgisayarı seviyor, yaparken fikir geliştirme aşamasında da yardım ederim de zati bu fikri önceden birileri gerçekleştirir o kadar zamanda. Neyse yenisini buluruz:-)

9/1/07 3:33 ÖS  
Blogger Yaz said...

Zeynocum, hiç belli olmaz hem nedense birgün senin kitaplarını okuyacakmışız gibi bir his var içimde. Bu konudaki yeteneğini ve isteğini bildiğim için belki de. Ama gerçekten güzel bir miras olurdu kitap :)

Renklercim, inşallah sevdiği bir işi yapar büyüdüğünde :)

9/1/07 4:53 ÖS  
Blogger ceyda'nın tükkanı said...

Canım ne kadar güzel düşünmüşsün. Sizin yaşadığınız her şeye tanık olacak o da sonuçta. Ben de eskiden bir kitap yazmaya başlamıştım bıraktım sonrasında. Öylece duruyor başlanmış olarak:)

10/1/07 10:42 ÖÖ  
Blogger ciceklibahce said...

Bende kitap yazmak isterdim:)) Çok seviyorum kitap okumayı bazı yazarlara acayip özeniyorum. Bu hayali hiç gerçekleştiremeyeceğim belki ama bir blogum olması çok hoşuma gidiyor:)

10/1/07 5:53 ÖS  
Blogger Yaz said...

Ceydacım kitabına devam edebilsen keşke. Bir kitabı yazmaya başlamak bile çok zor olmalı ki sen onu başarmışsın. Belki birgün bitirirsin ve biz de severek okuruz bellimi olur :)


Çiçeklibahçe, kitap yazmak neden hayal olarak kalsın ki. Bence yazarsın ve çok da güzel olur :) ama tabi bloglarımızın yeri ayrı :)

11/1/07 9:00 ÖÖ  
Blogger KUGUU said...

YAZcgm nerelerdesin- iyi misin?

11/1/07 2:23 ÖS  
Blogger Yaz said...

Kuğuucum iyiyim canım. Çok yoğun bir hafta geçirdim sadece. Özledim hepinizi...

12/1/07 5:49 ÖS  
Blogger Erkin said...

Tabi sorgula, ama birde şansını dene, bir piyango bileti al. Yok bana çıkmadı ben aşkta kazandım. Belki sen parada kazanırsın...

12/1/07 7:17 ÖS  
Blogger nimetin.blogspot.com said...

yaz bişeyler yapma hedef belirleme her zaman insana verimlilik sağlamıyor. yapmak istediklerini yapamayınca stres oluyorsun. mutsuz yapıyor insani. birak gitsin:))) kadercilik bazen insana iç huzuru veriyor:)))
ben şahsen çok yapıyorum bazen:))) salla gitsin dediğim anlar o kadar çok ki.

nimet

14/1/07 5:50 ÖS  
Blogger Yaz said...

Erkin, bende aşkta kazandım. Piyango çıkmasa da olur :)

Nimet, hiç kaderci bir insan değilim maalesef. Olmayı isterdim. Tabi dozunda. Ama salla gitsin demeyi bende öğretiyorum kendime şu günlerde. Daha çok keyif alıyorum hayattan salla gitsin deyince.

15/1/07 9:17 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home

Free Counters
--------------------------------------------------------------------------------
eXTReMe Tracker
-------------------------------------------------------------------------------